Kastamonu Ağlı da gezilecek ve görülecek yerler
Ağlı ve çevresinde tarihi süreçte, Bizanslılar, Danişmend
‘liler, Çobanlar ve Candaroğulları egemenlik kurmuştur. Yörenin tarihi geçmişiyle ilgili bir rivayet var. Şöyle ki “1853-1856 yıllarında yapılan Kırım Savaşı sırasında, Osmanlı ordusunun yanında, Mısır-Şam-Arabistan-Fas ve Tunus’tan, başlarında komutanlarıyla birlikte askeri birlikler katılmıştır. Savaş sonrasında bu Fas ve Tunus’tan gelen askerler bu bölgeye yerleştirilirler.
Muhtemelen, Ağlı ilçesinde günümüzde Tunus Tepesinde türbesi bulunan Mehmet Tunusi Efendi de bunlardan biri olabileceği düşünülmektedir.
İlçe ilk olarak Kale yakınlarında eski Pazar denen bir yerde kurulmuştur. Günümüzdeki yerine 1905 yılında yerleşmiştir. Burada 1918 yılında Belediye teşkilatı kurulur ve 1990 yılında ilçe olur. İlçe Seydiler ve Cide arasında kurulmuştur. İlçenin büyük kısmı ormanlarla kaplı olup, yerleşim dar bir vadide gerçekleşmiştir. Deniz seviyesinden yükseklik 1100 metredir.
İşte Ağlı gezilecek yerleri
Ağlı kalesi
Kale, ilçenin batısında bulunan bir dağ üzerinde kuruludur. Çevresinde: kaya sıraları bulunmaktadır ve etekleri ormanlarla kaplıdır.
Bizans döneminde kalenin ismi “Şabbat Kalesi” dir. Kale komutanı olan Şabbat, kaleyi kuşatan Selçuklu askerleri ölsünler diye dereye zehir döktürür ve bu yüzden kalenin ismi Türkler arasında “Ağulu” yani “Zehirli” olur. Kale, Selçuklu Türkleri tarafından uzun uğraşlar sonucu ele geçirilir.
Gelelim günümüze
Kaleye çıkmak için: kalenin kuzeyinde, kepez denen bir kaya parçası ile aralarındaki boyun noktasından yol vardır. Kalenin zayıf noktası burası olduğundan, buraya sur duvarları yapılmıştır. Bu sur duvarlarının kalınlıkları 1 metredir. Günümüzdeki yükseklikleri 3 metredir. Kalenin tepesinde bir düzlük bulunur.
Burada 3 tane su sarnıcı vardır. Bunlardan 2 tanesi günümüze sağlam olarak ulaşmış, 1 tanesi yıkılmıştır. Kalenin ilçeye bakan kısmında ise mağaralar vardır. Bu mağaralardan en büyük olanı, güney bölümündedir ve kaleden 10 metre aşağıdadır. Bu mağaranın içinde çeşitli yollar ve mezar odaları bulunur. Kalenin batı bölümünde de bir mağara bulunur. Bu mağaranın ortasında iki tane su mahzeni vardır.
Tos türbe tepesi – Fas tarlası
İlçe merkezine bağlı Tunuslar köyünde bulunan Toslu Tepe (Tunus Tepesi) çevreye hakim konumdadır ve 1325 metre yüksekliktedir. İlçe merkezine 9 km uzaklıktadır.
Önce biraz tarihi geçmişe gidelim: Rivayetlere göre, bir zamanlar bu bölge düşman istilasında iken Kırım Savaşından dönen Tunus ve Faslı askerler, komutanları Muhammed Tunusi ile birlikte, düşmanı yenerler ve buraya yerleşirler. Ancak bu çatışmalarda Muhammed Tunusi de şehit olur ve köy üzerindeki tepeye gömülür. Yine bu çatışmalarda şehit olan askerler de Tunus tepesinin güneydoğu yamacına yani şu anki ismiyle Fas Tarlası diye bilinen yere gömülürler. (Günümüzde bu yüzden Fas Tarlasında ekin ekilmez, tarım yapılmaz.) Tepenin çevresi daha önce taş duvarlarla çevrili olmasına rağmen, günümüzde bu duvarların büyük kısmı yıkılmıştır. Tepenin etekleri ağaçlık, üstü ise düzlük alandır.
Bu düzlük alanda: bir türbe vardır. Türbenin uzunluğu 5 metre, genişliği 3 metredir. Türbe yeri kalın ağaçlarla çantı sistemine göre, 1.20 metre yükseklikte çevrelenmiştir. Mezar yerinin hemen yanında, büyük anıtsal nitelikte bir ağaç bulunmaktadır. Alan üzerinde ve çevresinde herhangi bir yazılı kitabe veya yazılı taş yoktur. Köyde yaşayanlar tarafından türbenin Mehmet (Muhammed) Tunusi Efendi’ye ait olduğu öne sürülmektedir. (Bu arada önemli bir husus, mezar yeri maalesef define avcıları tarafından deşilmiştir.)
Günümüzde, mezarın yakınlarında anıtsal bir mezar yapılmıştır. Törenler burada düzenlenmektedir.
Kaçak kazı ve ele geçenler
Yörenin tarihi geçmişinin zenginliğine bir örnek olması açısından yapılan bir kaçak kazıdan söz etmek istiyorum.
Selmanlı Mahallesi yakınlarında yapılan bir kaçak kazıda; Roma dönemine ait muhtemelen MS 2 ile 3’ncü yüzyıllar arasına tarihlenen bir Tümülüs’te mezar odasına girilmiştir. Mezar odası bulunan mezar kubbeli şekilde yapılmış olup kapak kısmının ayakucu tarafındaki duvarın üzerinde taş oyulmuş, kabartma ve renkli bir resim yapılmıştır.
Rölyefe göre: ölenin bir asker olduğu anlaşılmaktadır. Ölen erkeğin kucağında miğfer, kılıç ve sağ elinde de yerde “Meduza” (yılan saçlı kız) resmi olan bir kalkan tuttuğu görülmektedir. Ölen askerin, altın taçtan dolayı bir komutan olduğu tahmin ediliyor. Askerin karşısında eşi bir koltukta oturmakta ve ikisi arasında bir erkek ve bir kız çocuğu oynuyorlar. Eşinin arkasında ise bir başka kadın ayakta duruyor.
Bu resmin değerinin oldukça fazla olduğu düşünülüyor. Çünkü yapıldığı andan itibaren günümüze kadar korunarak orijinal haliyle gelmiştir. Mezar odasında ilaveten maddi değeri oldukça yüksek çeşitli takılar ele geçirilmiştir. Ancak özellikle fresk oldukça önemlidir çünkü korunmuşluğu bakımından şu ana kadar bulunan en güzel fresktir.
Fresk, kabartma şeklinde yapılmış ve sonra boyanmış ve günümüze kadar aynı özelliğini koruyarak gelmiştir.
Sonuç: burada kaçak bir kazı sonucunda bu kadar değerli eserler ele geçiriliyorsa resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılsa demek ki daha muhteşem eserler bulunabilecektir.
Evet, kaçak kazı sonucu ele geçirilen eserler yakalandıktan sonra Kastamonu Müzesine sevk edilmiş, umarım en kısa zamanda sergilenmeye başlar, bu yöreye yolum düştüğünde mutlaka Kastamonu Müzesine uğrayıp bu freski görmek istiyorum.
Bu arada, ülkemizde maalesef bu kaçak kazılar sonucu birçok tarihi eser çalınıyor, talan ediliyor, ama genellikle bunları çalanların kendi aralarında anlaşamamaları veya yakın çevresinin kıskanması sonucu yapılan ihbarlar da olmasa birçok tarihi kalıntımız ortadan kaybolacak.