<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

“Gün Doğmadan Neler Doğar” (Atasözünün Anlamı ve Hikayesi)

“Gün Doğmadan Neler Doğar” Atasözünün Anlamı ve Hikayesi; Niğbolu Kalesi Kumandanı Doğan Bey’e aittir. Kötü bir durumun yarın düzelebileceği inancını anlatan deyimin öyküsünü ESDER Esnaf ve Sanatkarlar Derneğinin yayınladığı “Öyküleriyle Esnaf ve Ticaret Deyimleri” kitabından Kastamonu Haber ekibimiz hazırladı

“Gün Doğmadan Neler Doğar” (Atasözünün Anlamı ve Hikayesi)
A+
A-

GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR

IV. Haçlı Seferi, bir öncekiler daha büyük ölçüde ve daha esaslı hazırlanmıştı. İleride Almanya İmparatoru olacak, Macar Kralı Sigismond kumandasında, yüz bin atlı, otuz bin piyadeden kurulu haçlı ordusu, güçlerinin çokluğu nedeniyle kendilerine çok güveniyorlardı. İki koldan ilerleyen ordunun, Sigismond idaresindeki ana kolu, Tuna’nın solundan Osmanlı toprağına girdikten sonra, Küçük Niğbolu, Vidin, Kosova ve Raca kentlerini alarak, Büyük Niğbolu önlerine geldi.

Sigismod, Yıldırım Beyazıt’ın Asya içlerinde kuvvet toplamakta olduğunu sanıyordu. Hâlbuki Yıldırım, kuşatmayı haber alır almaz Anadolu ve Rumeli askerlerinin hemen Edirne’de toplanmalarını emretti. Kendisi de yanında on bin askerle yola çıktı. Niğbolu Kalesinin Kumandanı Doğan Bey kaleyi, kahramanca savunuyordu. Kalenin sağlamlığına ve Doğan Beyin cesaret ve kahramanlığına güvenen Yıldırım, kendisi yetişinceye kadar Doğan Beyin kaleyi vermeyeceğine inanıyordu.

  Türk Ordusu Filibe, Şipka geçidi yoluyla Tırnova’ya ulaştığı zaman, Haçlıların yiyecek sağlamak için gönderdikleri kuvvetlere rastlar ve esir eder. Haçlıların inanamayacaklar bir hızla yetişip onları Tuna boyunda karşılayan Yıldırım Beyazıt, Fransızlar kuşatır, Macar birliklerini de yok eder. Bozguna uğrayan Hıristiyanlar, kendilerini Tuna’ya atmak isterlerse de atlılarınca esir alınır. Bunlar Bursa’ya getirildikten sonra, ağır fidyeler karşılığında salıverildiler. Bu savaşta Yıldırım Beyazıt’ın büyük bir cesaret ve çeviklik örneği olup, destanlaşan ünlü bir öyküsü vardır. Emrindeki kuvvetlerle Niğbolu’ya yaklaştıkları sırada kendisi atını hızla öne sürerek Niğbolu Kalesine gece yarısı varır. Yorgunluk, uykusuzluk, içki etkisiyle derin bir uykuda olan düşman askerlerinin kat kat çemberlerini geçerek vardığı kale dibinden surlara seslenir.

-Doğan, Doğan, bre Doğan

O sırada, gecelerdir uyumayan ve yardıma gelecek kuvvetler gecikirse ne yapacağını, şimdiden su, erzak ve cephanelerinin tükendiğini düşünen Doğan Bey bir yandan da askerlerine güç veriyordu. Yarın sabah güneş doğmadan bir mucize olacağına inanıyorum. Peygamberimiz de sabaha karşı doğmadı mı?  Yarın güneş doğmadan neler olabilir… Bu durum içinde bir anlık uykuya kapılan Doğan Bey güzel bir rüya görmüş ve morali yükselmişti. Tam bu uyku hali geçtiğinde surların dibinden duyduğu sese kulak verdi ve: Bu ses Sultanımın sesi…” diyerek fırladı ve aşağıya cevap verdi.

 Yıldırım Beyazıt, “Sakın teslim olma, bir gün daha dayan, ordumuz yolda” diyerek emir veriyordu. Doğan Bey derin bir nefes alarak ferahlamış ve secdeye kapanarak Allaha şükrediyordu. Meğer güneşten önce neler doğabiliyordu.

 

Kaynak: ESDER (Esnaf ve Sanatkarlar Derneği) in yayınladığı “Öyküleriyle Esnaf ve Ticaret Deyimleri” kitabı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.