Aaaaa Taşköprü Belediyesine İlk kez Torpille Personel Alınmış(!)

İnanın Kastamonu’da böyle bir şey ilk kez oluyor(!) Şahsen ben böyle bir şeyi ilk kez duyuyorum(!) Bugüne kadar işe alınırken hep liyakatli ve ehil insanlar, ince elenip sık dokunarak işe alınıyordu. İlk kez böyle bir durumla karşılaşmış olduk. Şaşırmadım desem yalan olur(!) Bugüne kadar ne belediyelerde ne bürokrasi de ne de diğer işçi alımlarında gram torpil ve adam kayırma yoktu. Hiç bir ilçe başkanının, belediye başkanlarının yakını, akrabası falan torpille işe alınmamıştı. Hiç bir Ak Parti ilçe başkanı veya belediye başkanı ne bir milletvekilini ne bir bakanı, şu yeğenimi şuraya aldırıver diye ricacı olmamıştı, cebine kağıt sıkıştırmamıştı, whatsaptan bu işi hallediver diye mesaj atmamıştı. Anlayacağınız yes yeni bir icat çıkardı Taşköprü Belediyesi…

  • Mesela Kastamonu eski belediye başkanı Ak Partili Tahsin Babaş’ın oğlu Kastamonu Belediyesinde çalışmıyordu kesinlikle(!)

• Mesela Taşköprü Belediye eski başkanı Ak Partili Hüseyin Arslan döneminde hiç böyle bir torpilli alım olmamıştı. Her işçi noter huzurunda kura çekimiyle alınıyordu kesinlikle(!)

• Bir önceki Taşköprü Belediye başkanı işe alımlarda o kadar adaletli davranıyordu ki; bir ara beni bile aradı ve hep bizim partilileri almayalım bir yakının varsa söyle de bu kez onu alalım diye(!)

• Mesela Kastamonu Devlet Hastanesine alınacak 65 kişi için 5000 üst düzey torpilli başvurmamıştı kesinlikle(!)

• Mesela Yıllar önce Kastamonu Devlet Hastanesine bir hademe için milletvekili devreye girmemişti(!)

• Mesela Kürşat Ayvatoğlu, sınavları ve mülakatları bir bir geçmiş ve o yüksek makamlara alın teri ile yükselivermişti kesinlikle(!)

• Mesela CHP’li Daday, Araç ve Cide belediyeleri örgütten hiç bir partiliyi ve ilçe yöneticinin hiç bir yakınını çalıştırmıyordur kesinlikle(!)

CHP İL BAŞKANI ERBİLGİN ACELECİ DAVRANIYOR

CHP il başkanı Hikmet Erbilgin ve milletvekili Hasan Baltacı gayet güzel ve farkındalık oluşturan bir siyaset yapıyorlar. Ancak bu vb. konularda çok aceleci ve aile bireylerini de yıpratıcı bir üslup kullanmaları yanlış oluyor bence. Bu işlerin bu şekilde döndüğü hepimizin malumu zaten. İnanıyorum ki ve eminim ki sayın Erbilgin ve sayın Baltacı, en yakın akrabalarına, arkadaşlarına hatta kendi eş ve dostlarına başta İstanbul ve Ankara belediyeleri olmak üzere tüm CHP’li belediyeler için referans oluyorlar ve olmak zorunda kalıyorlardır. Hatta sayın Erbilgin’in eşi içinde milletvekili sayın Baltacı’nın danışmanı yapıldığı yönünde iddialar var. Gayet normal CHP milletvekili elbette kendine en yakın ismi danışman yapacaktır, gayet normal hakkıdır da. Yok beni danışman yapacak hali yok ya..

Bende aynı benzer sıkıntıyı yaşıyorum. Verdiğimiz bir iftar yemeğinden dolayı İBB için bayağı arayanım soranım oluyor. Bende önce ibb.kariyere müraacat etmesini söyleyerek ilgili yerlere isimde veriyorum. Çağrılanlar oluyor, çağrılmayanlar oluyor ama olur, olmaz çok müdahale etme hakkım olmadığını düşünerek genelde beklemeyi tercih ediyorum. Bu işler maalesef böyle ilerliyor. Maalesef.!

AİLELER VE ÇOCUKLAR SİYASETE MALZEME EDİLMEMELİDİR!

Artık hastaneden röntgen ve emar çektirmek için bile milletvekilini devreye sokanlar var. Onun için siyaseten kimsenin kimseyi bu konuda eleştirmeye hakkı yok bence.

Daha önce de Abdullah Çatal’ın kızının, Kastamonu Belediyesine işe girmesi tartışılmıştı. Bezm-i Alem Vakıf üniversitesinde okumuş ve orada da görev yapıyorken, psikolojik olarak depremden etkilendiği için Kastamonu’ya dönmek istemiş ve Kastamonu Belediyesine okuduğu ve görev yaptığı alanla ilgili bir işe alınmış. Şimdi hangimiz belediye başkanı olacağız da, bu durumdaki evladımızı kendi partimizin belediyesine aldırmayız peki? Ben kesinlikle aldırmazdım diyen var ise, bu durumu sonuna kadar eleştirebilir. Yoksa laf olsun, torba dolsun diye siyaset yapılmaz ve yapılmamalıdır da. Ve özellikle günlük siyasetin içine aileler ve çocuklar çekilmemelidir. Rakipte olsa aile hukuku mutlaka korunmalıdır. Eleştirilecek o kadar şeyler var ki, çok ekstra bir durum olmadığı sürece aile ve çocuklara sıra hiç gelmemelidir.

İstanbul’da eski Esenler Belediye Başkanının oğlu Bahçelievler belediyesinde, diğer bir ilçe belediye başkanının oğlu diğer ilçe belediyesinde çalışıyorlardı, belki de hala çalışıyorlardır. Ekstra bir durum yoksa gayet normal bir durum. Yani adam belediye başkanı olunca çoluğu çocuğu mu ceza çekecek ve işsiz mi kalacak?

Sadece şu olur: Vasıfsız bir elemandır ama Fen işleri, Sağlık İşleri veya İmar müdürü vb. etkili bir göreve getirilirse, işte bunların eleştirilmesi ve sıkı takibi gerekir.

Hani eskiden Osmanlı Bankasının bir reklamı vardı: “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası’yız.” Onun için siyasette de yok aslında birbirimizden farkımız. “Hepimiz önce yakınlarımızı ve partililerimizi kayırırız.”

İŞE ALIMLAR KURAYLA BELİRLENSİN

Doğru olan çok müracaat olan yerlerde kesinlikle kura çekimidir. Herkes şansına küsecek, aslında böyle bir gelenek oluşturulması her siyasetçiyi de rahatlatacaktır.

Bu vb. alımlar seçim öncesi daha çok oluyor. Bazı dengeleri sağlamak ve seçim öncesi ve sonrası verilen sözleri bu seçim öncesi yerine getirmek ve avantaj sağlamak için yapılan çalışmalardır. Ak Partililer bu konuda en son konuşacak siyasetçilerdir. Onlarca kendi örnekleri varken başkalarını eleştirmek hiçte etik olmasa gerek.

İstanbul’da sayın Ekrem İmamoğlu için HDP’lileri işe alıyor diye eleştirenler, Taşköprü’de hep Ülkücüler işe alınıyor diye eleştiriyorlar. Bu konularda eleştiriler bitmez. Ağzınla kuş tutsan gene eleştirirler. Onun için vicdanen rahat olan susacak, yapacak çok bir şey olmaz başka.

Taşköprü Belediye Başkanı Abdullah Çatal’ın konuyla alakalı verdiği “Şehir Dışındaydım” cevabı da sanki aceleyle yapılmış ve çok yanlış bir açıklamadır. Sanki “suçlamaları ben yapmadım o yapmış” gibi anlaşılıyor. Doğru veya yanlış yapılan bir işte, belediye başkanı ister şehir dışında olsun, ister yurt dışında olsun, sorumluluk belediye başkanındadır.

KISSADAN HİSSE

Nasrettin Hocanın buzağısı komşunun bostanına girip birazda ortalığı karıştırınca, komşu hiddetli bir şekilde hocaya gelir ve; Hoca hoca! Şu buzağına sahip çık, benim bostanı mahvetti… der. Hoca eline sopayı aldığı gibi koşmaya başlar. Komşusu sorar. Hocaya nereye gidiyorsun. Buzağı o tarafta değil, bu tarafta..

Hoca: “Ben buzağının annesine gidiyorum, onu döveceğim” der.

Komşu: İyi de bostana anası girmedi ki, danası girdi deyince;

Hoca; İyi de o öğretmeseydi buzağı nereden bilecekti bostana girmeyi der.

Onun için birileri öğretmeseydi şimdi kimse torpil ve adam kayırmayı öğrenip uygulayamazdı.

Vesselam

Kaynak: Taşköprü Postası – Taşköprü Haber – Taşköprü Manşet

Fotoğraflar: Taşköprü Postası – Taşköprü Haber – Taşköprü Manşet