İnebolu Abaş Tepesi: Tarih, Mitoloji ve Karadeniz Manzarasının Kesiştiği Nokta
İnebolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olan Abaş Tepesi, hem antik kalıntıları hem de mitolojik geçmişiyle Kastamonu’nun gözbebeği olmaya devam ediyor.

Mitolojiden Günümüze Uzanan Bir Tepelik
Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde bulunan Abaş Tepesi Ören Yeri, bölgenin en eski yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarihî kayıtlara göre, burası sadece bir kale değil; aynı zamanda bir kült merkezi, bir akropol ve antik çağlarda inşa edilmiş kutsal bir tapınağın yeri. Kale kalıntılarının yoğunlaştığı Boyran Mahallesi, İnebolu’nun ilk yerleşim izlerini taşıyor. Abaş Tepesi’nden başlayıp Kızılkara’ya kadar uzanan yapılar, geçmişin görkemli izlerini gözler önüne seriyor.
Avara Mahallesi’nde bulunan sütun başlıkları, kabartma figürlü mermer parçaları ve nakışlı taşlar, burada bir şehir kurulduğunun açık kanıtı niteliğinde. Bu arkeolojik izler, Abaş Tepesi’nin yalnızca doğal bir güzellik olmadığını, aynı zamanda kültürel bir miras taşıdığını da gösteriyor.

Yılanlı Kehanet ve Asclepius Tapınağı
Abaş Tepesi’ni özel kılan en önemli unsurlardan biri de antik mitolojik geçmişi. Paphlagonia’lı meşhur kâhin Aleksandros, burada doğmuş, yaşamış ve ölmüştür. Yunan tanrısı Glycon-Asclepius’un kâhini olan Aleksandros, Abaş Tepesi’nde kurduğu yılanlı kehanet merkezi ile adını tüm İyon şehirlerine ve Roma’ya duyurmuştur. Tapınağın varlığı, bölgede bulunan insan başlı veya yılan figürlü kabartmalarla desteklenmektedir.
İç ve dış kale olarak ikiye ayrılan Boyran Kalesi’nin dış surlarının izleri, Abaş Tepesi’ni ve Avara Mahallesi’ni içine alacak şekilde yayılmıştır. Özellikle Abaş Tepesi’nin akropol olarak kullanılması, burada inşa edilen Asclepius Tapınağı’nın kutsal konumunu pekiştiriyor. Tapınağın yeri ve anlamı, çevredeki taşlarda bulunan sembollerle adeta bir arkeolojik şifre gibi günümüze taşınıyor.
Doğanın ve Tarihin Kucaklaştığı Nokta
Bugün Abaş Tepesi sadece bir arkeolojik alan değil, aynı zamanda doğayla iç içe bir seyir noktası. Yeşilin her tonuyla mavinin birleştiği İnebolu manzarası, bu tepeden tüm ihtişamıyla izlenebiliyor. Karadeniz’in sularında batan güneşi ve kızıl akşamları seyretmek isteyenler için adeta eşsiz bir açık hava tablosu sunuyor. Özellikle gün batımında oluşan ışıltılar, bölgenin mistik havasını daha da belirginleştiriyor.
Kastamonu Haber ekibimiz olarak ulaştığımız bilgilere göre, Abaş isminin kökeni de bu tapınağa bağlanmakta. Abas, antik Yunan şehirlerinden Delphi’de tapınağı bulunan ve heykeli dikilen ünlü bir kâhinin adıdır. Bu bağ, İnebolu’nun antik çağlardaki yerinin sadece yerel değil, aynı zamanda uluslararası bir öneme sahip olduğunu da göstermektedir.

Ziyaret Edilmesi Gereken Bir Miras
Abaş Tepesi, yalnızca tarihî ve mitolojik zenginlikleriyle değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de Kastamonu’nun mutlaka görülmesi gereken değerlerinden biri. Antik kehanetlerin izini sürmek, Karadeniz manzarasında ruhunuzu dinlendirmek ya da sadece geçmişin taşlarında bugünü hissetmek için Abaş Tepesi, her adımda başka bir hikâye anlatıyor.
📌 English Summary (Tourist Info):
Abaş Hill in İnebolu, Kastamonu, is one of the region’s most important ancient ruins. The site includes remnants of the Boyran Fortress and was once home to the famous oracle Alexander of Paphlagonia, who established a serpent cult linked to the god Glycon-Asclepius. Abash Hill served as the acropolis of ancient İnebolu and housed the Asclepius Temple. Today, visitors can enjoy breathtaking views of the Black Sea and explore rich historical and mythological traces in a peaceful natural setting.