Ailede Mutluluk Nasıl Sağlanır (Mutluluğun 6 Sırrı Nedir?)
Mutluluk, tabiri caizse el emeği göz nuru ile elde edilir. Fedakarlık ister, anlayış ister, dirayet ister, feraset ister.
AİLEDE MUTLULUK NASIL SAĞLANIR
İki ayrı ben, biz olmak için bir araya gelerek nikah bağı ile aileyi oluştururlar. Bu beraberliğin, nitelikli birliktelik olabilmesi ve mutlu bir şekilde devam edebilmesi için karşılıklı eşlerin karşılıklı uymaları gereken kurallar vardır. Dışardan biri sana mutluluk veya huzur sipariş edemez, kargo yapamaz.
Mutluluk, tabiri caizse el emeği göz nuru ile elde edilir. Fedakarlık ister, anlayış ister, dirayet ister, feraset ister.
Ailede eşler arasında mutluluğu sağlayan bazı kavramlar var. Bu kavramları açıklarken, aklımızda kalmasını kolaylaştırmak amacıyla bunları “Altı S” diye isimlendirdik. Bunlar:
1.S) Saygı
Saygı, terim olarak genellikle kişiler arası ilişkilerde kullanılır. Saygı; Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram diye tanımlanabilir. İkili ilişkiler karşılıklı saygı olmadan yürümez.
Saygı, huzurun tesisi ve devamı için gereklidir. Bu konuda Rabbimiz Teala cc şöyle buyuruyor:
“Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır”(Rum 21).
Saygılı bir insan eşine hakaret edemez, onu rencide edemez, onu hafife alamaz, onu toplumda küçük düşüremez.
2.S) Sevgi.
Evlilik öncesi ve evlilik sırasında gerekli olan en önemli unsurlardan biri de sevgidir. Sevgi yoksa, saygı evliliği yürütmeye yetmez. Sevgi aile mutluluğunu besleyen ana damardır. Bu damar tıkandığında aile saadeti tehlikeye girer. Eşler doğal olarak birbirlerinden sevgi beklerler. Sevginin beslenmesi için, güzel söze, ilgi alakaya, hediyeleşmeye, örfe göre özel günlerde anmaya ihtiyaç vardır. İnsanın sevgi ile yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Sevgi sayesinde zorluklar kolay, ağırlıklar hafif gelir. Sevgi sayesinde Mecnun Leyla’ya kavuşur, Ferhat Şirin için dağları deler. En güçlü kavram sevgidir.
3.S) Sabır.
Evlilik sorumluluk yüklenme işidir. Sorumluluk artınca haliyle yük de ağırlaşacaktır. Yük ağırlaşınca haliyle yorgunluk ve stres de artacaktır. Bu kadar ağır yükü taşımak için de sabra fazlasıyla ihtiyaç vardır.
Eşlerin birbirlerine karşı hareketleri, tavırları, konuşmaları, giyim kuşamları, hatta bazen her hareketleri sıkıcı gelebilir. İşte böyle anlarda anlayış ve sabra ihtiyaç vardır.
Bazen aile maddi sıkıntı içerisinde bulunabilir. Bunun bir imtihan olduğunu, sabrederek beraberce aşılabileceğine inanarak, hem sıkıntı atlatılır, hem de sabrın karşılığı olarak manevi mükafat elde edilir. Dünyada imtihanın çeşitleri oldukça fazladır. Olumsuzlukların hepsini bir imtihan vesilesi bilerek sabretmek, ailenin huzurunun devamı için elzemdir.
4.S ) Sadakat.
Sadakat, eşlerin birbirlerine doğru olmaları, güven duymaları anlamına gelir. Sadakat duygusu eşinin, eşinin fiziği, huyu, gücü, birikimi ile ondan memnun olması ve ona karşı yanlış yapmamasıdır. Eşinin durumundan razı olmayıp, onu aldatmak onursuzluk ve sebatsızlıktır. Kısacası Allah’ın cc verdiğine razı olmamaktır. Allah cc bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
“Allah’a, Rasulüne ve emanetiniz altında olanlara (eşleriniz ve çocuklarınıza) karşı hıyanette bulunmayın”(Enfal 27).
Bir Müslüman hem eşiyle hem de diğer insanlarla ilişkilerini sadakat ahlâkı üzere, doğruluk, dürüstlük ve açıklık ilkesine göre sürdürmelidir. Eşler hem evdeki görevleri açısından, hem de iffetlerini korumaları açısından birbirlerine karşı sâdık olmalıdırlar. Eşler arasında ise tüm bu anlamları içererek bir evlilik oluşmalıdır.
Sevgide sadakat, ilişkilerde sadakat, muamelelerde sadakat, eşler arasına muhabbet katar, huzur verir, güven tesis eder. Böylece eşler birbirlerine sonsuz güven duyarlar ve mutlu olurlar.
5.S) Sorumluluk.
Sorumluluk ailede eşin önce kendisini yetiştirmesi, koruması, görev bilincinde olması, yükümlülüklerini yerine getirmesi, sonra da eşi, çocukları, büyükleri ve akrabalarına karşı nasıl davranacağını bilip, bunlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmesidir. Ailede her ferdin ayrı ayrı sorumlulukları vardır. Kişi önce kendi sorumluluğunu bilmeli, yapmalı ve sonra diğer aile bireylerinin sorumluluklarını yerine getirmelerini beklemelidir.
Aile içerisinde yapılması gereken maddi sorumlulukların yanında bir de manevi sorumluluk vardır. Mânevî sorumluluk ise, eşin ve aile bireylerinin ruhen sağlıklı olmaları, manen gelişmeleri, kültürel açıdan seviyelerinin artması, gönül dünyalarını genişletmeleri, kısacası iyi insan, iyi Müslüman olmanın donanım ve birikimini kazanmaları için elden gelen gayreti sarf etmektir.
Şu temel birliktelikler de aile saadeti için manevi sorumluluklar kapsamına girer:
-Eşler birbirlerine moral verip, destek olurlar.
-Eşler birbirleri ile dost ve arkadaştırlar.
-Eşler birbirlerini oldukları gibi kabul ederler.
-Eşler birbirlerine karşı oldukça kibar, saygı ve sevgi doludurlar.
-Eşler çocuk eğitiminde çelişkili hareket etmezler, birlikte emek verirler.
-Eşler birbirlerini üzecek davranışlar içerisinde bulunmazlar.
-Eşler birbirlerine karşı fedakar ve affedicidirler.
Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Erkek, aile halkından sorumludur. Kadın, kocasının evi ve çocuklarından sorumludur.”(Ebu Davud Edeb 113). “Hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerin de senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver.” (Buhari).
“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter”(Ebu Davud Zekat 45).
Bu hadislerde de zikredildiği gibi, sorumluluk bilincinin önemine vurgu yapılmıştır. Aile içerisindeki her bir fert sorumluluklarını yerine getirirlerse dünya ve ahiret sadetine kavuşurlar.
6.S) Sağlıklı cinsel yaşam.
Cinsellik insan doğasının bir gerçeğidir. Cinsel gücünü dengede tutan, itidal ölçüsünde kullanan insan ‘iffet sahibi’ olur. Fakat bu gücü aşırı ve gayri meşru yollarla tatmin eden de ‘fücur ehli’ veya seks manyağı olarak nitelendirilir. Dinimiz asla cinsel hayatı yadırgamamış, onu olumsuz görmemiş, meşru ölçüler dahilinde bu duyguların tatmin yolunu açmıştır. Bunun da en güzel yolunun evlilik olduğunu göstermiştir. Rabbimiz Teala cc şöyle buyuruyor:
“Kadınlarınız size çocuk yetiştiren bir ekinliktir. O halde ekinliğinize dilediğiniz zamanda dilediğiniz biçimde varın. Ancak mutluluğa ermeniz için önceden hazırlık yapmayı ve kendi geleceğiniz için geliri hiç tükenmeyecek hâsılat göndermeyi ihmal etmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve O’na kavuşacağınızı bilin. Rasûlüm! Erişecekleri ilâhî lutuflarla mü’minleri müjdele!”(Bakara 223).
“Onlar (kadınlar) size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz!” (Bakara 187).
Peygamber Efendimiz (sas) de evlenmiş, çocuklar ve eşler edinmiş, dolayısıyla bize en büyük örnektir. Cinsel arzular, helal yollardan, aile kurarak değil de Allah’ın cc yasakladığı zina yoluyla giderilecek olursa toplum fesada uğrar, nesil bozulur, bereketsizlik artar. Aile yuvalarında mutluluk yerine, huzursuzluk başgösterir ve yuvalar dağılır.
Evlilikte mutluluğun tesisi, ailenin bekası, insanların dengeli ve huzurlu olması, yüzlerin gülmesi için bu “Altı S” kuralının uygulanması gerekmektedir. Günümüzde aile yapımızı tehdit eden bunca unsurlara rağmen, aile yapımızın ayakta kalabilmesi için tüm aile fertlerinin,özellikle eşlerin uygulaması gereken bu kurallar, aileyi yaşatacak, şeytana fırsat vermeyecek, düşmanları sevindirmeyecek, mutlu ve huzurlu bir şekilde, aileyi mutluluk hamisi yapacak unsurlardır.
Zaten bütün dileğimiz de, tüm ailelerin mutlu ve huzurlu olarak evliliklerini sürdürebilmeleridir.
Bekir AYDIN
Aile Danışmanı & Yaşam Koçu